Tweet |
Vergi usul kanununda vergi kaçakçılığını düzenleyen 359. maddesindeki cezai şartlar ve uygulamadaki eksiklikler binlerce vergi mükellefini olumsuz etkilemektedir. Mükellefler hakkında 40 yıla varan hapis cezası istemi ile ceza davaları açılarak idarenin (vergi dairesi) belirlediği oranda astronomik para cezaları ile de cezalandırılmaktalar.
Kanunda 3 ile 5 yıl olarak belirlenen ceza miktarları, işletmenin faaliyette olduğu süre göz önüne bulundurularak her yıl bir dönem şeklinde hesaplanmakta ve ceza tayini her dönem için yapılmaktadır.
Asliye ceza mahkemelerince belirlenen bu cezalar her dönem baz alındığında 5 yıl faaliyette bulunan ve bu yıllar için yürütülen soruşturmada mükellefe verilecek en az hapis cezası 15 yıl olacaktır. Bu ceza sadece 359. maddede belirlenen kullanıcı bakımından hesaplandığında geçerlidir. Birde buna aynı maddenin düzenleyici bendi de eklenirse 15 yılda oradan ceza tayini söz konusu olmaktadır. Dolayısı ile 5 yıllık bir soruşturmada hem kullanıcı hem düzenleyici olarak bir cezaya hükmedilecekse en az 30 yıl ceza verilmektedir. Bu oran üst sınırdan hesaplandığı takdirde Türk ceza kanu nunda belirlenen en yüksek ceza miktarlarına hükmedilmektedir. Dolayısı ile Mükellef hakkında açılan dava o mükellefin maddi manevi ve her anlamda sonu olmakta kanun ıslah etmekten çıkıp ve adeta vatandaşın sonunu getirmektedir.
Açılan davaların yüzde doksanlık kısmı yüksek miktarlarda hapis cezaları ile sonuçlanmaktadır. Bunun en büyük nedeni vergi müfettişlerinin mükellef hakkında hazırlamış olduğu vergi tekniği ve vergi suçu raporlarıdır. Mahkemeye suç duyurusu olarak sunulan bu teknik raporlara mahkeme neredeyse harfiyen uymaktadır. Çünkü mahkemenin ihtisas alanı dışında teknik bir konu olması ciheti ile yerel mahkemeler genellikle bu olumsuz raporlara dayanarak ceza tayini yapmaktadır.
Kanun daki sorunlar bununlada kalmıyor. 2016 yılından sonra faaliyete başlayan Bölge adliye mahkemeleri cezaların istinaf karalarının görüldüğü ve kesinleştiği mahkemeler olarak yerel mahkeme kararlarını değerlendirmeye başladı. Böylelikle İstinaf incelemesine gelen dosyaların bu mahkemelerde kesin kararlara dönüşmeye başlaması da ayrı bir yargısal sorun oluşturmakta. İstinaf mahkemelerinde 5 yıla kadar olan tüm cezaların kesin olarak verilmesi bu kanundan yargılanan mükellef için artık son yargı mercii olduğu için almış olduğu ceza miktarı toplamda 15-20 yıl dahi olsa TEMYİZ edememekte. Dolayısı ile mükellef maalesef istinaf kararından sonra yargılamada hukuki yada maddi hata olsa dahi hapis cezası almış ise yapacağı hiç bir şey kalmamakta.
Vergi kaçağını önlemek adına uzun yıllar önce düzenlenen ıslah edici yasa, artık maalesef bu özelliğini yitirmiş adeta esnaf ve mükellefi İMHA eder hale gelmiştir.
2021 yılı itibariyle asliye ceza mahkemeleri'nde sonuçlandırılmayı bekleyen 70 binin üzerinde dosya olduğu bilinmekte. Ayrıca sonuçlanmış ve hüküm almış dosya sayısıda oldukça yüksektir. Bu durum son zamanlarda siyasi partilerce farkedilmiş durumda. Son olarak İyi parti Antalya milletvekili Hasan Subaşı bu önemli sorunun ortadan kaldırılması için kanunda değişiklik yapılması için bir kanun teklifi sundu.
Ak partinin kanun ile ilgili bir çalışma yaptığı, Yargı ve ekonomi paketine dahil edileceği ve bu şekliyle Cumhurbaşkanlığına sunulduğu ifade edilirken Geçtiğimiz günlerde Ak parti Bartın milletvekili Adalet komisyonu başkanı Yılmaz tunç Sosyal medya hesabından ve katıldığı çeşitlli tv programlarında konuyu değerlendireceklerini ifade etmişti. Dolayısıyla Binlerce mağdur mükellef ve hükümlü umutla siyasi yada hukuki bir düzenleme beklentisi içerisine girmiş durumda.
Sosyal medyadan seslerini duyurmaya çalışan mağdur ve yakınları hazırladıkları görseller ile içerisinde bulundukları haksız ve tahammülü imkansız durumu anlatmaya çalışıyorlar.
işte bazı görseller;
canlı bahis siteleri casino siteleri
deneme bonusu veren siteler canlı casino https://www.egrpower50summit.com/ slot siteleri http://www.milano2018.com/